TANZİMAT [İng. Tanzimat]:


Results for "TANZİMAT [İng. Tanzimat]:"

Sociological Dictionary

TANZİMAT [İng. Tanzimat]:

(Sociological Dictionary) :
(3 kasım 1839) Osmanlı Devletine yeni bir şekil ve muhteva kazandıran Tanzimat Fermanı, Başka bir ifade ile Gülhane Hattı-Hümayûnu 3 Kasım 1839 tarihinde Gülhane Bahçesinde ilân edilmiştir. Ferman, asker, sivil yetkililerin, yabancı temsilcilerin, dini topluluk önderlerinin ve halkın önünde okunmuştur. Ferman Osmanlı Devleti'nin din ayırımı yapmaksızın fertlere eşitlik, can güvenliği ve özgürlüklere saygı getirdiğini iddia ediyordu. Yönetim, hukuk, ticaret ve eğitim alanlarında da köklü yeniliklere gidildi.Tanzimat hareketinin öncüsü ve lideri, Sadrazam Mustafa reşit Paşa (1800-1858) Tanzimat hareketinin önderi ve düzenleyicisidir. Kendisi 1838'de İngiltere ile bir ticaret antlaması imzalamıştır. Osmanlı ekonimisi üzerinde daha çok olumsuz tesirler gösteren bu anlaşma ile yabancılara geniş ticaret hakları tanınıyor, iltizam uslu kallkıyor, gümrükler indiriliyor, yerli tezgahlar zor duruma düşüyordu. Yed-i vahid usulünün kaldırıhlması ile devlet sınaî, ticarî ve mâlî bakımlardan büyük zarara uğramıştır. Sadrazam Mustafa Reşit Paşa İngiliz yanlısı politikalar uygulamakla dikkati çekmiştir. O'na göre, Osmanlı Devletinin yaşaması, İngiltere ile sürdürebilecek yakın dostluğa bağlıydı. Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa'nın Osmanlıyı uğraştıran birproblem olması İngilizlerle ilişkileri geliştirerek çözülmek isteniyordu. Ayrıca, Rusya'nın Osmanlı'nın zengin toprakları üzerindeki emellerine engel olması da fermandan beklenen bir sonuçtur. Ancak, İngiltere'nin dostluğu da sürekli olmamıştır.Mustafa Reşit paşa, beş kere Sadrazamlığa getirilmiş ve bu tayinlerde ingiltere'nin ağırlığı hissedilmiştir. Avrupalıların Türkiye'de yapılan reformlara çok önem verdikleri, hatta Fransa kralının şayet Avrupa nizamları kabul edilirse Osmanlı Devletinin Avrupa devletleri hukukundan faydalanmasını önleyen muhalefetin kalkacağı görüşünü ifade etmiştir. (Baysun, C., 1940)Tanzimata karşı muhalefet Osmanlı'da sadece muhafazakâr çevrelerden gelmemiş, gayri müslim ruhban sınıfından dakarşı sesler yükselmiştir. Ayrıca, Avusturya Başbakanı Prens Mettirnich'in Bâbıali'ye yaptığı tavsiyeler arasında, Osmanlı'nın varlığını sürdürebilmesi ve gelişebilmesi kendi özvarlığının esaslarını ve kendi kimliğini koruyarak sağlayabileceği, taklit ve müessese ithali ile bir yere varamayacağını yazmıştır.Diğer taraftan, 1838 Türk-İngiliz ticaret Anlaşması liberalizmin uygulanmaya müsait olmadığı, tezgâhtan fabrikaya geçememiş, yerli burjuvaziyi doğuramamış, ürettiği mal ve hizmetlerin rekabet gücü kaybolmuş, orta sınıfı cılız, reformları uygulayacak bürokrasiyi yetiştirememiş, israfcı bir kanala girmiş bir ülkede ancak yabancılara imkânlar sağlamıştır. Nitekim, yabancıların mal ve mülk sahibi olması hakkı fermandan sonra ortaya çıkmıştır. Tanzimatçılar devraldıkları mali buhranın asıl sebeblerini de teşhis edememişlerdir. Nitekim, onlar bu buhranın kapitalüsyonlardan, ticaretin azınlıkların elinde bulunmasından, gayri müslim topluluğun nüfûzlu mevkilere getirilmesinden, devlet gelirlerinin usulsuz kullanılmasından, teşkilâtsızlık, israf ve rüşvetin sonucu olan ahlâkî bozulmadan doğduğunu kavrayamamışlardı.Neticede avrupa ile bütünleşen Osmanlı açık pazar haline gelmiş, zengin toprakları üzerindeki kötü emeller artmıştır. Osmanlı'yı ayakta tutan dini ve milli "asabiyet", ortak irade ve mensubiyet şuuru dondurulmuş ve zaafa uğratılmıştır. Osmanlı sosyal yapısı ve batıdaki milliyetçilik akımları değerlendirilememiş, Fransız ihtilâlinin tezleri çok kültürlü ve dinli ama kaynaşmış bir sosyal yapıda uygulanmaya çalışılmıştır. Osmanlılık fikri etrafında birleştirilmek istenen insanlara aslında "Siz Osmanlı dışında başınızın çaresine bakın" mesajı verilmiştir. Gayrimüslimlerin, müslümanlarla eşet haklara sahip olunca devlete daha fazla bağlanacaklarını zanneden zihniyet beklediği sonucu alamamıştır. Toplulukları tabiî veya sun'i kimlikleştirerek daha güçlü bir bütünleşme yaratılabileceği grüşü gerçekleşmemiştir.Liberal ekonomi önünde engel olarak görülen lonca sistemi ve geleneksel değerler büük yaralar almıştır. Gedik ve inhisar usullerinin terki, küçük sanayi ve ticaret erbabı üzerinde zararlı olmuş, üretici esnaf devlet kapısında iş arar hale gelmiştir. (Türk ve Dünya Ünlüleri ansiklopedisi, C. 8, 1983, Tanzimat I, 1940, Kuran, E., 1994, Tanzimat'ın 150. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu, 1989, Tanzimat'ın 150. Yılında Tanzimat, 1992, Türk Ansiklopedisi, C. 30, 1981)